Bu süre yaşı daha genç olan çiftlerde daha uzun olabilir. Kadınlar yaşlarının ilerlemesi ile birlikte doğurganlık şanslarını ciddi olarak kaybederler. Bu azalış 32-35 yaşlarına kadar çok belirgin olmasa da özellikle 38 yaşından itibaren hızla kendini belli eder ve 40’lı yaşlara gelindiğinde ise %75’e varan fertilite kayıpları gözlenmektedir. Bu açıdan 35 yaşını geçmiş ve 6 ayın üzerinde kısırlık problemi olan kadınların jinekolojik değerlendirmeleri geciktirilmeksizin yapılmalıdır. Erkeklerde yaşın fertiliteye etkisi kadınlarda olduğu kadar belirgin değildir. İnfertilite (kısırlık) nedenleri genel olarak erkek ve kadınlar arasında %50-%50 paylaşılmıştır.
Her 100 çiftten 15-20’sinde görülen kısırlık (infertilite) yaş ilerledikçe daha sık görülür. İnfertilite, üreme sistemi ile ilgili bir sağlık sorunudur. Tek bir sebebe bağlı olabildiği gibi; birkaç faktörün kombinasyonu ile de gerçekleşebilir. İnfertilitenin üstesinden gelebilmek için güvenli ve etkili birçok tedavi yöntemi bulunuyor. Bu tedaviler çiftlerin bebek sahibi olma şansını artırıyor. Kısırlığın nedeni, kadına veya erkeğe ait olabileceği gibi yüzde 10-15’lik hasta grubunda tüm araştırmalara rağmen hala bir neden bulunamıyor. (NEDENİ BİLİNMEYEN İNFERTİLİTE’DE ANTİOKSİDAN TEDAVİLER ETKİLİDİR)
Azospermi Nedir ?
Azospermi Tedavisinde Hangi Yöntemler Uygulanır?
Azospermi meni örneğinde hiç sperm olmamasıdır. Azospermi erkekte spermin geçtiği kanalların tıkanıklığına bağlı olan ve olmayan olmak üzere iki grupta incelenir:Tıkanıklığa bağlı azospermi; doğuştan sperm kanallarının bir bölümünün eksikliği, genital enfeksiyonlar ya da cerrahi girişimler sonrası oluşur. Bu durumlarda sprem kanallarının açılması için cerrahi girişimler yapılabilir.Tıkanıklığa bağlı olmayan azospemiler ise genetik bozukluklar, testislerin doğuştan yukarıda kanallarda kalması ve testis torsiyonu gibi nedenlere bağlı olarak gelişebilir.İki durumun tedavisinde cerrahi yolla sperm elde edilir ve sonrasında dölleme işlemi için mikroenjeksiyon yöntemi uygulanır.
Tüplerde tahribat veya tıkanıklık düzensiz adet döngüsü azalmış yumurtalık rezervi Fallop tüplerinin tıkanıklığı ya da yapışıklığı geçirilmiş enfeksiyonlar ya da karın içi operasyonlar
Endometriozis: Rahim iç tabakasında bulunan ve her ay adet kanaması şeklinde dışarıya dökülen endometriumun vücutta rahim dışında bir yere yerleşmesi ve yumurtalık, rahim veya fallop tüplerin fonksiyonunu etkilemesi olarak tanımlanır.
Yumurtlama bozuklukları yüksek prolaktin seviyesi Polikistik Over Sendromu (PCOS): Bu durumda vücut çok fazla androjen hormonu üretir, bu da yumurtlamayı etkiler. Polikistik Over Sendromu insülin direnci ve obezite ile de ilgilidir.
Erken menopoz Rahim Miyomları: Miyomlar rahim duvarında yer alan iyi huylu tümörlerdir.Karın İçi Yapışıklık: Pelvik enfeksiyon, apandisit, karın veya pelvik operasyon sonrası oluşan yapışık dokulardır.
Tiroid Problemleri: Tiroid bezindeki aksaklıklar (çok fazla veya çok az tiroid hormonu salgısı gibi), adet döngüsünü etkileyerek infertiliteye (kısırlık), neden olabilir.
Kanser öyküsü ve kanser tedavisi: Özellikle kadın üreme sisteminde meydana gelen kanserler kısırlığa yol açabilirler. Radyoterapi ve kemoterapi de kadının üreme becerisini etkiler.
Diğer Tıbbi Durumlar: Geç ergenlik, adet olamama, karaciğer rahatsızlığı, diyabet gibi rahatsızlıklar da kadında kısırlığa neden olabilir.
Kafein Alımı: Aşırı kafein tüketimi de infertiliteye yol açabilir. Obezite aşırı sigara ve alkol tüketimi bazen doğurganlık birden fazla faktöre bağlı azalırken bazen de infertiliteye hiçbir neden bulunamayabilir.